10 Şubat 2014 Pazartesi

Kabus Sürüyor, Ben Yazıyorum

Diyeceksiniz ki niye yazıyorsun? İlla yazacaksan mis gibi bir Liverpool izledin Cumartesi onu yaz. İki nedeni var: Birincisi Manchester United taraftarlığı. İkincisi ise durumun ilginçliği. Üst düzey liglerde başı çeken takımlarda teknik direktör sürekliliği diye bir şey kalmadı. Bu yönüyle Ferguson'un Manchester United'ı ve Wenger'in Arsenal'ı tam anlamıyla birer vaka çalışması. Manchester United Sir'in emekliliğinden sonra altı yıllık sözleşmeyle Moyes'i getirerek bir uzun soluklu menajer projesi daha başlattı. Eğer bu aşı tutarsa birçok takım için oyunun kurallarını değiştirebilir. Takımlar uzun soluklu projelerine daha fazla sadakatle bağlanırlar. Aşırı ilgim bu yüzden. Neyse, bu uzun girizgahdan sonra geçen yazıda bıraktığımız yerden devam edelim.

Bir önceki yazıda Manchester United taraftarını uzun vadede istikrar uğruna bekleyen acı dolu testten bahsetmiştik. Dünkü Fulham beraberliğinden sonra bu sezon hiç yapmadıkları kadar yüksek tondan çaldılar ıslığı ama yine de şimdiye kadar çok iyi durdular takımın arkasında. Durmasına durdular da, Moyes geçiş sürecini iyi yönetti mi?

Elbette iyi yönetti diyemem. Ama kötü de değil. Anlayışla karşılanabilir bir vasatlık diyelim. Dile kolay 26 yıl takımın başında kalan bir hocadan devraldı görevi. Hem de kadroda değişim vaktinin geldiği bir noktada. Moyes değişim gerektiğini bilmiyor muydu, ya da fark edememiş miydi? Bal gibi biliyordu ama değişikliği yapması için şartlar uygun değildi. Daha önce yazdığım gibi bir hocanın kadroda değişiklik yapma kararını rahatlıkla verebilmesi önceki sonuçların ne olduğuna bağlı olarak değişiyor. Eğer Manchester United geçtiğimiz sezon başarısız olsaydı emin olun Moyes istediği değişiklikler için yazdan düğmeye basabilecekti. Ama 11 puan farkla şampiyon olmuş kadroyu değiştirdiğinde ortaya çıkacak başarısızlığın yaratacağı pişmanlık ve baskıdan çekindi. Doğrusunu isterseniz yazın kadroda değişim vakti geldiğini söyleyenler şimdiki kadar çok da değildi. Yani Moyes'in yanında bir kamuoyu desteği olmayacaktı.

Sonuç olarak Moyes bu kadroya geçen seneki net şampiyonlukla fazlasıyla hak ettikleri bir yılı daha verdi. Fakat işler herkesin beklediğinden kötü gitti. Değişimin gerektiği konusunda şimdi herkes hemfikir. Eğer yönetim bir çılgınlık yapıp Moyes'i görevden almazsa, Moyes'in asıl testi bu yaz başlayacak. Hücum opsiyonları çok kötü durumda değil (Rooney'nin kalacağını varsayıyorum). Savunmanın ortasına iki yeni isim, bir sol bek (Evra'nın üzerindeki yükü hafifletmek için) ve iki orta saha alacak sanırım ilk etapta. İmkanı el verirse bir de yeni kanat oyuncusu ya da santrafor ekleyecek karışıma. Manchester United için bir sene Şampiyonlar Ligi'nde olmamak felaket değil. Ama bunun üç-dört seneye çıkmasına izin vermemek Moyes'in asıl testi. Yani hem değişimi yönetirken hem de takımı yeniden ilk dörde atmak.

Bunu başarırsa özlemini duyduğumuz kenar yönetim istikrarı modern futbolda da uygulanabilir bir model olarak karşımıza çıkacak. Yok başaramazsa fitil olduğumuz zırt pırt hoca değiştirme illeti bu oyunun kaderi olabilir maalesef.

Bunlar da ilginizi çekebilir:
MANU Taraftarının Çetin Sınavı: Uzun Vadede Başarı İçin Kısa Vadedeki Kupalardan Vazgeçmek
Hocaların Takımda Operasyon Yapmasının Nedeni Pişmanlıktan Kaçmak mı?
Durum Kötü, Hocayı Gönderelim! Ya da...

Hiç yorum yok: